Imagawa Yoshimoto‘nun Okehazama‘daki mağlubiyetinden sonra Mikawa‘nın Suruga‘dan bağımsızlığını ilan eden Matsudaira Motoyasu, ilk iş olarak Oda Nobunaga ile gizli bir ittifak kurdu. Bu ittifağın gizli olma sebebi, Motoyasu’nun karısı Tsukiyamadono, kızı Kamehime ve oğlu Matsudaira Nobuyasu‘nun hâlâ Suruga’da Imagawa Ujizane‘nin elinde rehin tutulmasıydı. 1561 yılında Motoyasu, Imagawa’ya ait Kaminogō Kalesi‘ni kuşattı. Bu kuşatmanın iki amacı vardı. İlki, Matsudaira ve Imagawa arasında hiçbir bağ kalmadığını Oda’ya kanıtlamaktı. İkincisi ise Suruga’nın en önemli isimlerinden Udono Nagamochi‘nin kuşatmada ele geçirilen oğullarını kullanarak Imagawa’yla rehine değiş tokuşu yapmaktı. Nitekim kuşatma başarılı oldu ve Motoyasu ailesine kavuştu. 1563 yılında da 4 yaşındaki oğlu Nobuyasu ile Nobunaga’nın aynı yaştaki kızı Tokuhime‘yi nişanlandırarak iki klan arasındaki bağı güçlendirdi. Bundan üç yıl sonra 1566 yılında ise soyunun Nitta ve Minamoto klanlarına dayandığı iddiasıyla adını son kez değiştirerek Tokugawa Ieyasu ismini aldı.
Aynı dönemde Oda’nın saldırılarını püskürtmeye devam eden Mino beyi Saitō Yoshitatsu cüzzamdan ölünce yerine oğlu Saitō Tatsuoki geçti. Tatsuoki’nin zayıf karakterini fırsat bilen Nobunaga, Saitō generallerini rüşvetle kendi tarafına çekerek yavaş yavaş Mino’yu zayıflattı ve 1567’de Oda ordusu Saitō klanının merkezi Inabayama‘ya saldırdı. Ordunun başında Kinoshita Tōkichirō adlı general vardı. Owari‘nin Nakamura köyünde Hiyoshimaru adında bir köylü olarak doğmuş olan bu adam, genç yaşta ailesi tarafından bir tapınağa rahip olması üzere gönderilmiş, fakat bunu kabul etmeyerek Imagawa klanına bağlı bir soylu olan Matsushita Yukitsuna‘nın emrine girmişti. Oradan da kendisine emanet edilmiş yüklü bir parayla kaçıp Nobunaga’nın terlik taşıyıcısı olarak Oda klanına katıldıktan sonra Okehazama’da gösterdiği başarıdan dolayı Inabayama kuşatmasında ordunun başına geçirilmişti. Savaştan önce Saitō klanına bağlı pek çok generali rüşvet ve ikna yoluyla saf dışı bırakmış olan Tōkichirō, bu sayede Inabayama kuşatmasını da zaferle sonuçlandırdı ve Nobunaga’nın sağ kolu olan generalleri Niwa Nagahide ile Shibata Katsuie‘nin isimlerindeki karakterleri kullanarak Hashiba Hideyoshi adını aldı.
Gittikçe güçlenen Nobunaga 1567’de başkentini Inabayama’ya taşıdı ve kalenin adını Gifu Kalesi olarak değiştirdi. 11. yüzyılda Çin’in siyasal birliğini sağlayıp tek çatı altında toplamak için sefere çıkan Zhou Hanedanlığı hükümdarı Kral Wu‘nun kalesinin adının da Gifu (岐阜/Qífù) olması, Nobunaga’nın nihai amacı hakkında ipuçları veriyordu. Nobunaga’nın Mino’daki eylemlerine gelen tek muhalefet Azai klanındandı. Mino’nun bir bölümünü kendi toprağı olarak gören Ōmi beyi Azai Nagamasa, Oda ile aynı anda Saitō’ya karşı savaş açmış olsa da Nobunaga hemen bir barış konseyi toplamış ve kız kardeşi Oichi ile Azai Nagamasa’yı evlendirerek yeni bir ittifak daha kurmuştu. Aynı yıl, Miyoshi ve Matsunaga klanları tarafından 1565’te suikaste uğramış on üçüncü shōgun Ashikaga Yoshiteru‘nun kardeşi Ashikaga Yoshiaki Gifu’ya geldiğinde, Muromachi‘deki shōgunluğun başında Miyoshi ve Matsunaga klanları tarafından kuklalaştırılan iki yaşındaki Ashikaga Yoshihide vardı. Yoshiaki ise shōgunluğu kendi hakkı olarak gördüğü için güçlü bir savaş lordu arayışıyla sırayla Takeda, Uesugi ve Asakura klanlarına gitmiş, hepsi tarafından geri çevirilince de son olarak Oda Nobunaga’ya gelip ondan yardım istemişti. Bunu shōgunluğu kontrol etmek için mükemmel bir fırsat olarak gören Nobunaga, yardım etmeyi kabul etti ve 1568 yılında ordusunu batıdaki Muromachi’ye doğru sürmeye başladı. Savaşın sonunda Matsunaga Hisahide teslim oldu ve taraf değiştirerek Nobunaga’ya katıldı. Miyoshi ordusu ise Settsu‘ya kaçtı. Böylece seferin dokuzuncu ayında Kyoto‘ya varan Nobunaga, şehre girdikten üç hafta sonra İmparator Ōgimachi‘nin onayıyla Ashikaga Yoshiaki’yi on beşinci shōgun olarak başa getirtti. Bunun üzerine 1569 yılında önce yeni shōgun, sonra da doğrudan imparatorun kendisi tarafından shōgun vekili (kanrei) olması teklif edildi, ancak Nobunaga kabul etmedi. Kendisi artık shōgunu ve dolayısıyla Japonya’yı yöneten gerçek güçtü ve yetkisini birtakım rütbelerle kısıtlamaya niyeti yoktu.